Geleceğin gürültülü zafer şenlikleri için,
O soylu kuşak uğruna, yoksun kaldım
Babamın şölenindeki kadehimden.
Mutluluğumdan, onurumdan.
Omuzlarıma atılıyor şu kurt köpeği çağ,
Oysa benim kanım kurt kanı değil.
İyisi mi, bir Sibirya kürkünün koluna
Bir kalpak gibi sokun beni ki,
Gözüm görmesin korkakları, yıvışan çamuru,
Tekerlekteki kanlı kemikleri,
Ve bütün gece ışısın benim için
Mavi tilkiler ilk zamanlardaki gibi.
Yenisey’in aktığı geceye götürün beni
Çamların yıldızlara değdiği,
Çünkü benim kanım kurt kanı değil,
Ancak bir benzerim öldürebilir beni.
Belki de çılgınlığın başlangıcı bu.
Belki de senin vicdanının sesi :
Hayatın bir düğümü içinde yakalanıp
Tanındığımız,
Sonra da varolmamız için çözülen.
İşte akıllı ışık örümceği
Yeryüzünde olmayan kristal katedrallerde
Birbirinden ayırıyor, sonra yeniden
Bir demette topluyor kaburga kemiklerini.
Ve ince bir ışında bir araya gelen
Çizgi demetleri şükrediyorlar.
Bir gün toplanacaklar, güneşlikleri kalkık
Konuklar gibi toplanacaklar,
Hem de burada, yeryüzünde, cennette değil,
Ezgiler dolu bir evdeymiş gibi,
Yeter ki, incitmeyelim, ürkütmeyelim onları.
Ne güzel bunu görebilmek için yaşamak!
Bağışla beni bu söylediklerim için.
Oku bana bunları sessizce, sessizce.
OSIP MANDELSTAM
Çeviri : CEVAT ÇAPAN, Alıntı : SOKAK DERGİSİ, Mart 1988, Sayfa :64, 65, 66..
(‘tayfun pirselimoğlu ile serdar ışın’ın yayına hazırladığı ‘sokak dergisi’nin bu sayısını okumamı sağlayan sevgili ‘zaferimiz’e (zafer yalçınpınar) sonsuz teşekkürler.. crockett..)